Spor Markalarının Sürdürülebilirlik Savaşı: Nike VS Adidas
- izsurorg
- 24 Şub
- 4 dakikada okunur

Günümüzde, sürdürülebilirlik kavramı moda endüstrisinde giderek daha fazla önem kazanırken, spor giyim sektörü de bu dönüşümden etkilenmektedir. Adidas ve Nike gibi büyük markalar, sürdürülebilirlik alanında önemli adımlar atarak çevresel ve etik sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmaktadır. Peki, bu iki dev markadan hangisi çevresel ve etik açıdan daha sürdürülebilir?
Nike, Ocak 1964'te Blue Ribbon Sports adıyla kurulan ve resmi olarak Mayıs 1971'de Nike, Inc. adını alan bir Amerikan şirketidir. Dünya çapında yaklaşık 1.000 Nike perakende mağazası bulunmaktadır ve Nike'ın gelirinin büyük bir kısmı ayakkabılardan gelmektedir ve bu segmentteki gelir 30 milyar ABD dolarının üzerindeyken, adidas aynı sektörde yaklaşık 12 milyar ABD doları elde etmiştir. adidas, 1949 yılında Alman Adolf Dassler tarafından, kendisi ve kardeşi Rudolf (daha sonra Puma'yı kurmuştur.) arasındaki anlaşmazlığın ardından kurulmuştur.
Nike ve adidas, 2023 yılında yaklaşık 75 milyar ABD doları tutarındaki birleşik gelirleriyle dünya çapında en baskın spor giyim ve spor malzemeleri şirketleridir ve Adidas, Nike'ın ardından dünyanın en büyük ikinci spor giyim şirketidir. Peki bu rakamlar iki şirketin sürdürülebilirliğe ulaşma hedefleri açısından ne ifade ediyor?
Adidas Sürdürülebilir mi?
Adidas'ın yıllık raporları Türkçe dilinde yayınlanmamaktadır ancak şirketin web sitesi üzerinden sürdürülebilirlik çabalarına ve hedeflerine dair güncel bilgilere ulaşmak mümkündür. Adidas, 2023 Yıllık Raporu'nda çevresel etkilerini azaltmaya yönelik stratejik önceliklerini dört ana başlıkta toplamıştır: karbon azaltımı, döngüsellik, biyolojik çeşitlilik ve su yönetimi. Şirket, 2025 yılına kadar ürünlerinin %90'ını sürdürülebilir olarak tanımlamayı ve tüm değer zincirinde iklim nötrlüğüne ulaşmayı hedeflemektedir. Adidas'ın çevresel hedefleri, 2025 yılına kadar kendi operasyonlarında iklim nötrlüğüne ulaşmak, 2030'a kadar tüm değer zincirinde sera gazı emisyonlarını 2017 yılına kıyasla %30 azaltmak ve 2050'ye kadar tüm değer zincirinde iklim nötrlüğünü sağlamaktır. Şirket, bu hedeflere ulaşmak için enerji tüketimini azaltma, yenilenebilir enerjiye geçiş, daha sürdürülebilir malzemeler kullanma ve döngüsel hizmetleri genişletme gibi adımlar atmaktadır. Ayrıca, su verimliliği ve kalitesine önem vererek gelişmiş bir kimyasal yönetim programı uygulamaktadır.
Ancak, 2021 yılında belirlenen bazı spesifik hedeflerin gerçekleşme durumuna dair net bilgiler paylaşılmamıştır. Örneğin, 2021'de polyesterin %100'ünü geri dönüştürülmüş malzemelerden üretme taahhüdünün 2023 itibarıyla ne ölçüde gerçekleştirildiği belirsizdir. Benzer şekilde, 2021'de belirlenen %30 emisyon azaltma hedefinin ilerleyişine dair somut veriler eksiktir
Adidas, sürdürülebilirlik taahhütlerini desteklemek amacıyla 2020 yılında ilk sürdürülebilirlik tahvilini ihraç etmiştir. Bu tahvilin gelirleri, sürdürülebilir ekonomik faaliyetlere yatırım yapılmasını teşvik eden AB Taksonomisi'nin gerekliliklerine uyum sağlamak için kullanılmaktadır. Şirket, çevresel etkilerini yönetme konusunda bütünsel yaklaşımı nedeniyle uluslararası kurumlar, derecelendirme kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları tarafından olumlu geri bildirimler almaktadır.
2023 yılında da kapsamlı kurumsal ESG değerlendirmelerine tabi tutulmuş ve çevresel performansına yönelik tematik açıklama kıyaslamalarına katılmıştır. Ayrıca marka, tedarik zinciri boyunca çevresel etkilerini yönetmeye odaklanmakta ve bu kapsamda enerji tüketimini azaltma, yenilenebilir enerji kullanımını artırma ve su tüketimini azaltma gibi hedefler belirlemektedir.
Bahsettiğimiz gibi Şirket, 2025 yılına kadar kendi operasyonlarında iklim nötrlüğüne ulaşmayı, ürünlerinin %90’ını sürdürülebilir olarak tanımlamayı ve döngüsel ürün-hizmetlerini genişletmeyi hedeflemektedir. Ayrıca, tüm değer zincirinde 2030’a kadar sera gazı emisyonlarını 2017 seviyesine kıyasla %30 azaltmayı ve su tüketimini düşürerek su kalitesini iyileştirmeyi taahhüt etmektedir. Doğal habitatları koruma ve biyolojik çeşitliliği destekleme çalışmaları da sürdürülebilirlik stratejisinin bir parçası olarak vurgulanmaktadır. İzSür olarak, Adidas’ın bu hedeflerine ne kadar yaklaştığını takip etmeye ve vaatlerinin gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmeye devam edeceğiz.

Nike Sürdürülebilir mi?
Nike'ın yıllık raporları kamuya açık bir şekilde paylaşılmamış ancak şirketin web sitesi üzerinden sürdürülebilirlik çabalarına ve hedeflerine dair güncel bilgilere ulaşmak mümkün.

Nike, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamındaki bir taahhüt olan İklim Eylemi için Moda Endüstrisi Sözleşmesi'nin bir parçasıdır. Bunun dışında BM İklim Değişikliği ve küresel markalar, perakendeciler ve tedarikçilere, endüstrinin şu ana kadarki en güçlü iklim hedeflerinden bazılarını hızlandırmada katıldı. Bunlar arasında 2030'a kadar toplam sera gazı emisyonlarında %30'luk azalma ve 2050'ye kadar net sıfır emisyona ulaşma vizyonu yer alıyor.
Nike, "Move to Zero" girişimi kapsamında, 2025 yılına kadar çeşitli sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmayı planlamaktadır. Bu hedefler arasında operasyonel karbon emisyonlarını %70 oranında azaltmak, tüm küresel tesislerinde %100 yenilenebilir elektrik kullanımına geçmek, ürünlerinde %50 oranında geri dönüştürülmüş veya yenilenebilir malzemeler kullanmak ve üretim süreçlerinde oluşan atıkları %10 oranında azaltmak bulunmaktadır. Şirket, bu hedeflere ulaşmak için tedarik zinciri boyunca enerji verimliliğini artırmakta, yenilikçi geri dönüşüm programları uygulamakta ve döngüsel ekonomi prensiplerine uygun ürün tasarımları geliştirmektedir. Ayrıca, su tüketimini azaltmak ve kimyasal kullanımını minimize etmek için de çeşitli girişimlerde bulunmaktadır.
Ancak Nike'ın bazı temel politikaları değerlendirildiğinde, bunun daha çok yeni girişimler kisvesi altında bir pazarlama kampanyası ve performatif aktivizm olduğu görülüyor. Nike’ın sürdürülebilirlik politikaları incelendiğinde, bazı önemli adımlar atılmış olsa da şirketin iddialarının ne kadarının gerçek anlamda dönüştürücü olduğu tartışmalı.
"Move to Zero" girişimi, yenilenebilir enerjiye geçiş ve karbon emisyonlarını azaltma gibi hedefler belirlese de, bu hedeflerin büyük ölçüde şirketin kendi operasyonlarını kapsadığı ve tedarik zincirinin tamamına yönelik somut adımların eksik olduğu görülüyor. Ayrıca, Nike'ın sürdürülebilirlikle ilgili ödüller veya bağımsız sertifikalar almamış olması da dikkat çekici. Bu bağlamda, şirketin sürdürülebilirlik iddialarının pazarlama stratejisi mi yoksa gerçek bir dönüşüm çabası mı olduğu konusunda soru işaretleri bulunuyor.
Bir endüstri devi olarak, Nike'ın giyim sektöründe önemli değişiklikler yapmanın yolunu açmak için daha fazlasını yapabileceği anlaşılıyor. Nike'ın sürdürülebilirlikle ilgili herhangi bir ödülü ve sertifikası da bulunmamakta. Özetle, Nike bazı sürdürülebilirlik hedefleri belirleyerek sektörde olumlu bir imaj çizmeye çalışsa da, daha şeffaf ve bağımsız denetimlerle desteklenmiş veriler sunmadıkça, yeşil aklama yaptığı eleştirilerine maruz kalmaya devam edecek gibi görünüyor.
Sonuç olarak, moda endüstrisi, dünyanın en büyük ve çevreye en fazla zarar veren sektörlerinden biri olarak dikkat çekmektedir. Özellikle son 20 yılda hızla evrim geçiren sektör, düşük maliyet, tasarım esnekliği, kalite ve pazara sunum hızı gibi faktörlere öncelik vererek sürdürülebilirlik açısından önemli sorunlar yaratmaktadır. Moda endüstrisi, petrol endüstrisinden sonra dünyada çevreye en çok zarar veren ikinci sektör olup, aynı zamanda su tüketiminde de en büyük ikinci sanayi koludur.
Örneğin, ABD'de 2013 yılında 15.13 milyon ton kıyafetin yalnızca 2.3 milyon tonu geri dönüştürülmüş veya yeniden kullanılmıştır (Lawless & Medvedev, 2015:42). Bu durum, tüketicilerin moda sektörünün iş modelini sınırsız kaynaklara dayalı olarak algılamasıyla daha da pekişmektedir. Üretim süreçleri ve tüketici kullanımı nedeniyle tekstil atıkları hızla artmakta ve bu durum gezegen üzerindeki baskıyı artırmaktadır.
Adidas ve Nike gibi büyük markalar, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda belirli adımlar atmış olsalar da, her iki şirketin de daha şeffaf, bağımsız denetimlerle desteklenen veriler sunması ve tedarik zincirlerinde daha kapsamlı dönüşümler gerçekleştirmesi gerekmektedir. İz Sür olarak, bu markaların vaatlerini yerine getirip getirmediğini takip etmeye ve sektördeki sürdürülebilirlik gelişmelerini eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmeye devam edeceğiz.
Kaynak
Comentarios